18 Eylül 2011 Pazar

yeni ben



uzun zamandır yazmadığımı fark ettim
aslında itiraf edeyim bilerek yazmıyordum o kadar sıkılmıştım ki yaşadıklarımdan sizi de bunlarla sıkmak istemedim
hep aynı sorunlar yok kazanacak mıyım,yok boğuluyorum vs.
şimdi böyle söylediğime bakmayın o sıkılmaları küçümsemiyorum ama sonunda kurtuldum be blog
evet sonunda hukuk fakültesi öğrencisiyim!
hedefim Ankara Hukuk'tu olmadı ne yazık ki ama çok uzaklaşmadım Eskişehir'e gidiyorum istediğim bölüme hala inanamıyorum

ve her gece yattığımda şükrediyorum çünkü imkansızı başardım sayısal terimlerle sizi boğmak istemiyorum sadece bu konuda mutlu olduğumu bilin ilk tercihime gidiyorum ve siz siz olun inandıklarınızın peşini bırakmayın
gerçekten bir şeyi ne kadar çok isterseniz olma olasılığını da o kadar çok arttırıyorsunuz

neyse hayat dersi falan vermeye niyetim yok amacım eski günlerdeki gibi içimi dökmek
yine doluyum  evet biliyorum sıkıntısız yaşayamıyorum
her şey yolundayken bile olay çıkartabilen bi kapasiteye sahibim bu gece buna son verdiğimi söylemek için yazıyorum
'değişeceğim,bunalımdayım' sözlerinden de sıkıldım ve bazı şeyleri en önemlisi kendimi anladım
neyi,kimi istediğimi,nerede olmak istediğimi
ben bazı şeyler için uğraşsam da değişmeyecek olanlar var
hayatımda
ama bil ki blog bu yerde son günlerimi yaşarken yanımda neleri götüreceğime karar verdim
ben acı,kızgınlık istemiyorum
ben beni üzen arkadaş istemiyorum
ben beni kullananları hayatımda istemiyorum
ben bencil insan istemiyorum
ben sahte gülmek istemiyorum sahte gülücükleri de istemiyorum
beni kıran şeyleri bildiklerine rağmen inadına yapan insanları ki ben bunlara arkadaşım diyordum istemiyorum

başarabilecek miyim diye de düşünmeyeceğim çünkü başardığımı hissediyorum
ilk defa irademe güveniyorum
ilk defa yapacağımı biliyorum
üniversite yaşamımı lisedeki gibi geçirmeyeceğim
bende değişmeyecek olanlarsa çabuk güvenmem,inanmam ve merhametim
bunları kaybetmek de istemiyorum zaten
ben cani,duygusuz biri olmak istemiyorum

ne mi olacağım peki?
ben artık umursamaz olacağım ve artık en çok ama en çok kendimi düşüneceğim
hatta düşünüyorum bile :)
kısacası blog kendimi her zamankinden daha güçlü hissediyorum
ben bugünden itibaren beni üzenleri hayatımdan çıkardım
böyle mutlu olacağımdan da eminim
ne diyoruz ha ben artık hukuk fakültesi öğrencisiyim :)

17 Haziran 2011 Cuma

sona doğru

7 Haziran 2011 Salı



sınava sayılı günler kala benimde ruh halim 2 dakikada bir periyotlarla değişiyor
değişmeyen tek şeyse yaptığım puan hesaplamaları
katsayılarına kadar ezberlediğim derslerden şu kadar yapsam şu puanı alırım şu yere giderim demekten yoruldum
doğruyu söylemek gerekirse ders çalışmayı da bıraktım sayılır
o kadar çok sıkıldım ki nerede patlayacağımı merak ediyorum
tek isteğim sınavımın iyi geçmesi
sonra bütün bunlardan kurtulacağımı düşünmek beni rahatlatıyor
evde ders çalışmasam da sırf annemlerin gözünün önünde durayım diye evden dışarı çıkmıyorum
havalarda çok sıcak hiçbir şeye odaklanamıyorum doğru dürüst
ya da bunun için bahane arıyorum

bazen çok umutlanıyorum niye yapamıyım ki diyorum
o sorular da uzaydan gelmeyecek,bizim gibi insanlar hazırlıyorlar
ama sonra aklıma ygs geliyor,panik yaptığım için kaybettiğim sorular
ne oluyor?
sınava girmeden elim ayağım titriyor
her şeyi kendim yapıyorum bunu da düşününce kendime daha çok sinir oluyorum
denemelerde yaptığım yanlışların yalnızca %5'i bilmediğimden oluyor
ya hızlı çözüyorum ya dikkat etmiyorum
sonra ardından hemen şu cümle geliyor : yok yok sınavda yapmam
umarım gerçekten bu dediğimi yapabilirim
tecrübeli olmama rağmen son günleri nasıl geçireceğimi bilmiyorum
ama sevindiğim bir başka husus var ki şu bir yıl acayip hızlı geçti
tekrar umuyorum ki geçen hızlı zamanı az da olsa dolu dolu geçirmişimdir

28 Mayıs 2011 Cumartesi


bugün dersanenin son günüydü
daha doğrusu derslerle ilgili kısmı bitti,bundan sonra sadece denemeler için gideceğim
şaka gibi ya sadece 22 gün kaldı
dersanenin ilk gününü daha gün gibi hatırlıyorum oysaki
herkese karşı tepkiliydim salak gibi kimi cezalandırıyorsam
ama bugün ciddi anlamda üzüldüm
herkesle resim falan çekildim gözlerim doldu ayrılırken :)

mümkünse bir daha bunu yaşamıyım yani haftaiçi olma kısmını
zaten üniversiteye gitmeme gibi bir durumum yok önemli olan gideceğim bölüm ve şehir
düşünmeden edemiyorum eylül ayında acaba hangi şehirde olacağım diye
gece yattığımda sürekli puan ve net hesaplaması yapıyorum
şu dersten şu kadar net yapsam şu bininci olurum falan diye
türkiye'nin geneli önemli değil zaten önemli olan benim ne yapacağım
itiraf edeyim arada bu tür gerizekalıca düşüncelere kapılıyorum
tabi süresi birkaç dakikayı aşmıyor allah'tan

son zamanlarda yaptığım denemelerle kendime olan güvenim biraz daha arttı
umarım 22 boyunca bu güven azalmaz daha da artar
önemli olan 18 ve 25 haziran
aslında her şey rahat olmaktaymış bunun hep farkındaydım ama bu kadar önemli olduğunu bu sene ciddi anlamda daha iyi anladım

bunlara rağmen aklımı kurcalayan bir kaç tane daha konu var
ama bunlara girmek istemiyorum
sanırım bunları yazmak yerine unutmam gerekiyor
bu gecelik benden bu kadar iyi geceler :)

16 Mayıs 2011 Pazartesi



son günlerde anlıyorum ki ben gerçekten allah'ın sevgili kullarından biriyim
ama kişi ben olunca ısrarla anlamamaya çalışıyorum
olayın özünü anlatmayacağım
sadece içimi az da olsa rahatlatmak için yazıyorum
istediğim buradaki son zamanlarımı iyi geçirmekti ama kısa sürede acı gerçekle karşılaştım
sanırım bende bir şey var
kimilerinde şeytan tüyü vardır insanları çeker
bende de bir başka tüy var anladığım kadarıyla insanları benden uzaklaştırıyor
bunu nasıl önleyeceğim ya da önlenir mi bilemiyorum
bu durum nasıl yaptı bilmiyorum ama derslere daha çok asılmamı sağladı
benim ailen şehir değişikliğine ihtiyacım var
gitmem lazım buradan
son zamanlarımı iyi geçiremeyeceğimi anladım
olsun ben yine de allah'ın sevgili kuluyum

7 Mayıs 2011 Cumartesi

bir yerlerden başlamak lazım artık
ne somurtmakla bir yerlere varılabilir ne de ah vah'la
uzun zamandır içinde bulunduğum depresif halden çıkıyorum
şu ayda kar bile yağsa artık umrumda değil
günlük yazmaktan sıkıldığım zamanlar bile oldu çünkü günden güne değişen tek şey yediğim yemekler ve gördüğüm konulardı
dünyada ya da abartmıyım türkiye'de sınava 2.kez hazırlanan ilk kişi değilim sonda olmayacağım
üzülüyorum 9 ayımı boşu boşuna harcadım
üzülüyorum çevremdekilere terör estirdim
bu sınavı takmayacağım anlamına gelmez tabi son 1 ay dişimi sıkıp kurtulacağım çok az kaldı
sonra hayatımda nelerin değiştiğini hep beraber göreceğiz

yenilik istiyorum diye delirdiğim zamanlar oldu
aslında yenilik yapak da benim elimde
neden çevremdekilere bir fırsat vermediğimi anlayamadım
olan geçen zamanıma oldu
geçen zamanda sanırım en çok televizyonla beraberdim
kendime yeni bir takıntı da buldum diyebilirim
şimdi onunla yatıp onunla kalkıyorum
 kendisi the vampire diaries oyuncusu olup gönlümü fethetmiş bir afettir
bkz : ian somerhalder
kendisini seviyoruz ve seda sayan misali kokulu öpücük gönderiyoruz
hayatımda olan tek yeniliği de sizle paylaştıktan sonra ben derslerime geri dönüyorum (şikayet yok,şikayet yok)




NOT : karın kaslarının hastasıyız

21 Nisan 2011 Perşembe

yeniden merhaba :)

şu an çok şaşkınım
ben blogların artık kapandığını bundan sonra da girilemeyeceğini sanıyordum ta ki bugün D. ile görüşene kadar
kendimi çok cahil gibi hissettim ama artık mutlu son bloguma kavuştum

girmeyeli neredeyse 2 ay olmuş ve bu 2 ayda psikolojikman bi sürü şey yaşadım diyebilirim
en önemlisi sınava girdim
çıktıktan sonraki duygularımı şuan bile tam anlatamıyorum galiba unutmmak istiyorum o anı
birde şifre,kopya olayları var buna yine hiç girmek istemiyorum
heralde bu kadar cümleden sonra 'süper geçti ' diye bir şey söylememi beklemiyorsunuz
bende sizi kırmayayım geçen yıla göre oldukça kötü
en korkutuğum şeylerden biri başarısız olmak, geçen yıl aldığım puanı ve dereceyi alamamak
beynimde bunlarla ilgili o kadar saçma sapan cümleler kuruyorum ki eminim beyin hücrelerim bile bu durumdan sıkıldı
ama durduramıyorum kendimi o içimdeki fesat bendis susmuyor
bu durumu ben seçtim evet biliyorum
üzülerek söylüyorum ki köpek gibi pişmanım
neyse bu kadar zaman sonra bloga girebilmişken kötü şeylerden bahsetmek istemiyorum

ne olursa olsun umutluyum
her sabah yataktan kalkarken bu gün güzel şeyler olacak diye geçiriyorum içimden
havalar düzelmiş olsa da canım yine de dışarı da gezmek istemiyor
bu bile benim açımdan iyi bir gelişme
sadece 2 aycık daha dişimi sıkmalıyım
sonra her şeye yeniden başlayacağım her anlamda
kendimi geliştireceğim ve en önemlisi ilerde pişman olmayacağım kararlar almayı öğreneceğim
bugünlük benden bu kadar sevgili blogum
hazırsız yakalandığım için anlatacaklarım birbirine giriyor en yakın zamanda görüşmek üzere
iyi ki tekrardan geldin hayatıma :)

28 Şubat 2011 Pazartesi


şimdiye kadar çok film izleyen bi insan değildim
40 yılın başında eğer canım çok sıkılırsa hadi bi film izleyim diyenlerdenim
ama bu sene resmen kendimi aştım tabi bu biraz ablamın sayesinde
yarı yıl tatilinde günde en az 2 film izleyerek film kültürümü az da olsa arttırdığımı düşünüyorum
gelelim 83.oscar ödüllerine
çok film izleyince kendimi bir şey sandım heralde sabah hemen 8de internete girip kimler ne ödülü almış diye bakmaya karar verdim
bakalım benimle aynı fikirdeler mi diye çok zevkliyim ya :)

en iyi film The King's Speech yani Zoraki Kral seçilmiş
bence o kadar iyi bir film değildi
tamam Colin Firth iyi oynamış ama bu kadar ödül alacak kadar güzel olduğunu düşünmüyorum
sadece tek bir konu üzerine uyarlanmış zaten filmin ilk 5 dakikasından sonra insan sonunu tahmin edebiliyor
yani bana sorsalardı (evet ısrarla kendimi bir şey zannediyorum) en iyi film Inception derdim
en azından insan sonunda ne olacağını merak ediyor hep bir heyecan,sürükleyici bir filmdi
tabi zevkler tartışılmaz

en iyi erkek oyuncu olarak da 127 Hours filmindeki oyunculuğuyla James Franco olmalıydı
bu film de ayrıca en iyi film dalında da Inception'la yarışabilirdi
o derece beğenmiştim yani

Black Swan ve Natalie Portman' a ise diyecek bir şeyim yok
bende aynı fikirdeydim,gerçekten insanı derinden etkileyen bir oyunculuk sergilemiş
insan izlerken 'ben olsam bende aynı şeyi yapardım' diye geçiriyor içinden
diğer ödüller de bana göre yerli yerinde
bu yazıdan hiç haberleri olmayacak olsalar da yine de ödül alanları tebrik etmek istiyorum
Bendis ile Oscar ödüllerini tartıştınız
Hıncal Uluç gibi oldum evet ben çok zevkliyim her şeyi ben biliyorum

not : şaka yaptım :)

27 Şubat 2011 Pazar


bu pazar günlerini oldum olası sevmiyorum heralde bundan sonra da sevemem
ne kadar sıkıcı bir gün
her yer kapalı,herkes evinde tatilmiş böyle tatil mi olur ?
tabi bana göre bu böyle
pazar günlerini sevmememin bir başka nedeni de sınavların hep bugün olması
oks,lgs,öss,ygs,lys,kpss cart curt hepsi pazar günü oluyor
tam 4 hafta sonra da ben yine bugün sınava giriyor olacağım
zaman nasıl bu kadar hızlı ve anlamsız geçiyor anlayamıyorum

dün gece buradaki nadir arkadaşlarımdan biri olan iremlerde kaldım
12 ye kadar ders çalıştık evde olsam o sıralarda bilmem kaçıncı diziyi bitirmiş olurdum heralde
zorla kendi kendimi başarısızlığa doğru sürüklüyorum
ders çalışmanın yanında bol bol da güldük
hem de saçma sapan sebeplerden sanırım ikimizin de sinirleri bozuldu
iğde yiyoruz irem başka bir tabak çıkarıyor sebebi de aklım karışmasınmış
çok gereksiz biliyorum ama buna 20 dakika güldük
sonuç olarak bugün kendimi daha iyi hissediyorum
belki bu iyi duygu pazar gününün sıkıcılığını bile ortadan kaldırabilir kim bilir ?

24 Şubat 2011 Perşembe


son günlerde blogu açıp açıp kapıyorum
birkaç kelimeden sonra tıkanıyorum eskiden böyle olmazdı
fark ettim ki son günlerde hiç farklı bir şey yaşamadım
her günüm birbirinin aynısı
her gece yattığımda günümün değerlendirmesini yapmayı kendime adet edindim
yaptığım iyi veya kötü şeyleri düşünüyorum çoğu zaman kendime kızıyorum,telkinler veriyorum vs.

okulu çok özledim
sağ olsun çok hareketli bi okulumuz vardı her gün muhakkak bir olay olurdu
sabah yoklama yapmayı,arkadaşları yok yazdırmamak için söylediğim türlü yalanları,her sabah görmekten mutluluk duyduğum arkadaşlarımı o kadar çok özledim ki
bir de şimdiye bakıyorum
sınıfı yargılamayı bıraktım artık,hepsi de iyi insanlar aslında onlar da enaz benim kadar stresliler
başarısız olmaktan korkuyorlar benim gibi
hepimiz birbirimizin aynısıyız aslında
tek fark ideallerimiz
ilk sınava bir aycık bir şey kaldı,eskisi kadar korkmuyorum sadece merak ediyorum
sonum ne olacak diye,çok az kaldı bir seneye bende farklı şeyler yaşayacağım
buna canı gönülden inanıyorum
tuşlara basmaktan,acaba neyi yazsam diye düşünmekten yorulmak istiyorum
bekleyip görelim bakalım neler olacak ?

20 Şubat 2011 Pazar


artık birisinin hayatında yerinin olmadığını küçücük şeylerde bile anlayabilmek acı veriyor insana
mesela tesadüfen yolda karşılaşma da,selam verme de veya bir doğumgünü kutlamasında
farkına varıyorsun ama yine de her sözden iyi bir anlam yüklemeye çalışıyorsun
o aslında öyle demek istememişti sen öyle anlamak istedin vs vs.
aslında bal gibi de öyle demek istedi işte niye uğraşıyorsun ki boşu boşuna
beynini,aklını yoruyorsun
düşünmen gereken bir ton şey varken olmayacak yerlerde olmayacak zamanlarda sadece onu düşünüyorsun
bu gidişe bir dur demeyi de sadece sen yapabiliyorsun
yanındakilerin sana bir şey söylemeleri senin kendine söylediğin sözlerin yanında küçücük bir etki yaratıyor ne yazık ki
tabi olanların gerçekleri daha iyi anlamam da etkisi azımsanamayacak kadar çok
neyse anafikir anlıyorum artık

bu arada can sıkıntısından olup olmadık insanları araştırmaya başladım
şu anlık yeni sosyal aktivitelerim bunlar
tabi bana hiçbir yararı yok ama benim de bir şeylerler meşgul olmam gerekiyor
sınava da az kaldı
iyi ki de kaldı,buraların da tadını çıkarmam gerekiyor
çok yakın zamanda kurtulacağım buradan
hava  da soğuk,ezgi de gidiyor böyle işte benim pazarım pek iç açıcı değil umarım sizinki güzeldir

18 Şubat 2011 Cuma


bugün kendim için küçük insanlık için büyük bir şey yaptım
ya da tam tersi bayıldıktan sonra benim için de küçük bir şey olmaktan çıktı bu durum
ne mi yaptım ?
hayatımda ilk defa kan bağışı yaptım kızılay'a
sabahtan parmağımı jiletle kesip kan değerlerime baktılar sınırdaymışım
ama ben tutturdum illa vereceğim diye
yemek yedikten sonra gittim dersaneye saat 6'ya kadar bağışlar devam edecekmiş
tansiyonumu falan ölçtüler beni aldı bir heyecan :)
sedyeye oturduktan sonra heyecanımın yerini korku aldı
normalde kan verme işlemi 5-8 dakika sürermiş benimki 12 da anca doldu
elimi sıkıp açmam gerekiyormuş kan damarları hareket etsin diye
bilmiyorum belki de ben büyüttüğüm için oldu ama ellerim fena halde uyuştu,buz gibi oldu
elimi sıkamamaya başladım
neyse o geçmek bilmeyen 12 dakika bitti biraz dinlendikten sonra ayağa kalktım
oturmam gerekiyormuş ben saf gibi dolanmaya başladım
3.kata çıkıp eşyalarımı alacaktım ama ne yazık ki 1.katı göremeden bayıldım
şu an düşününce çok rezil bi durum ama bana ders oldu
yattıktan sonra sevgili refakatçim ezgi geldi yanıma
şimdi biraz daha iyiyim
benim için güzel bir tecrübe oldu
belki ilerleyen zamanlarda yine veririm
zira 0 rh (-) kan grubuna sahip olup da kan veren bi tek ben varmış
doktor değerli bu kan dedi o zaman daha bi kasıldım
yakında kızılay bana plaket verecek hissediyorum :)

güzel olan bir başka durum da kanımı verdiğimiz hastalar belli olduktan sonra cep telefonlarımıza mesaj geliyormuş
falancanın hayatını kurtardınız diye
ay ne güzel ya huzur buldum :)

16 Şubat 2011 Çarşamba


doğumgünü kutlamalarını oldum olası sevmişimdir
kendi doğumgünü vaktime 1 ay kala gün saymaya başlardım insanlara zorla hatırlatır gibi
işte doğumgünüme de bu kadar kaldı
çocukluk işte ama hala da yaparım hoşuma gidiyor çünkü

şubat ayında da sevdiğim insanların doğumgünleri var
alışkanlık haline getirdiğim bir şey vardır : 00.01 de doğumgünü mesajı atmak
ilk olarak hatırlanmak çok güzel
neden bilmem sırf bunun içim özel bir çaba harcıyorum
uykum varsa saati kuruyorum uyanıp mesaj atıp tekrar uyuyorum
her doğumgünüm vaktimde de bu durum benim için tekrarlanıyor
bu seneki hariç
ee insanları zorlamanın alemi yok :)

gelelim bugüne
bugün benim canım ablamın doğumgünü
2.kez ayrı doğumgünü geçireceğiz
00.01 olayını ablam için yapamadım vicdan azabı çekiyorum
moralim bozuktu uyudum saatin alarmını kurmadan
ablam tabi hemen fark etmiş annemi aramış alışık değil
hazır asker gibiyim sanırım
sonra dersaneye gidince bütün sınıfı ayarlayıp ablamı aradım,hoparlörü açtım
sınıf arkadaşlarım da ben kırmadılar bağıra bağıra iyi ki doğdun şarkısını söyledik
telefonu elime aldığımda ablamdan 'gülüm' diye bir ses geldi
mutlu olduğunu söyledi o zaman bende mutlu oldum

yarında D.nin doğumgünü
ve ben uzaktan sadece onlara 'iyi ki doğdun' diyebiliyorum
buna da alışmam lazım sanırım

14 Şubat 2011 Pazartesi

sanırım her blog sahibi kumanda paneline sık sık bakar yorum falan yapılmış mı diye
leah'ın yazısını okuyunca yalnız olmadığımı daha iyi anladım
ben kumanda paneline yorum yapılmış mı diye bakmıyorum benim esas amacım istatistiklere bakmak
resmen hesap yapmaktan beynim yoruldu
ay,,hafta,gün,tümü vs.
heralde blogda bu konuya değinmem gerektiğini hissetmişim bi baktım gözlerim faltaşı gibi açıldı
saat 22 sularında tam 147 kişi bakmış
tabi ki bundan size ne,bunun farkındayım yani :)

bilindiği üzere bugün sevgililer günü
bütün iletişim araçları bununla ilgili hatta 'google' yazısı bile değişik olmuş
genelde sevgilisi olmayanlar bugüne çamur atarlar
yok kapitalizmin bi sistemi,yok saçmalık cart curt
ben bu konu hakkında net bir şey söyleyemeyeceğim
çünkü bana göre bir yandan sevgililer günü özel bir gün gibi kutlanmalı diğer yandan da sevginin bi günü olmamalı
karışık bir mevzu her kafadan bir ses çıkıyor

benim daha önce sevgililer gününde hiç sevgilim olmadı
çok acındırarak söyledim sanırım :)
ilk sevgilimle 7 şubatta,ikincisiyle 8 şubatta,üçüncüsüyle yanı sonuncusuyla da 2 şubatta ayrılmıştık
kısacası şubat ayı benim için ayrılık ayı
bırakın sevgililer gününü kutlamayı ben hep bu zamanları ağlayarak geçirmişimdir
o yüzden güzelce hatırlayamıyorum ne yazık ki
ama yine de kıskançlık yapmayacağım
sevgilisi olupta kutlayanlara,kısacası mutlu olanlara bayılıyorum
umarım yarın herkes için güzel birgün olur

NOT : kıskanmıyorum blog valla bak :)

11 Şubat 2011 Cuma


tatil tatil dedik o da bitti
iyi de oldu,herkes gitsin artık yerine yurduna bizde işimize bakalım (bkz : fesatlık)
herkesin dediği ve bildiği gibi de 2.dönem daha çabuk geçiyor
o hızı bilmem kaçıncı kez daha yaşamaya hazırım
geçip gitsin güzelce mümkünse

üniversitelilerle birlikte evdeki akraba sayısı da azalıyor
eskiden gerek bayram tatillerinde gerekse karne tatillerinde halamların gelmesini dört gözle beklerdim
yola çıkacakları gece heyecandan uyuyamazdım niyeyse
bütün sülale toplanırdı her gece genelde 1-2 tane kavga olurdu ama yine de mutluyduk beraber
kör ebe oynardık hep beni ebe yaparlardı
kimseyi bulamayınca ağlardım üzüntüden
evet küçükken bir gariptim

büyünce bakıyorum da artık eskisi kadar önem vermiyorum akraba ilişkilerine
fark ediyorum ki yaşlarımız büyüdükçe aradaki fikir aykırılıkları da büyüyor
mesela kötü alışkanlığı olmayan bi tek ablamla ben varız
diğer bütün kuzenler sigara falan içiyorlar ama gel gelelim sanki insanları yoldan çıkarıyormuşuz gibi muamele yapılıyor bize
bizle beraberlerken hep bi kontrol durumu var nedenini anlayamadım gitti
yine de akrabalarım insan kopamıyor

dün 2000 yılında çekilmiş bir videodan bahsettiler
ben o zaman 8 yaşındaydım farkında değilmişim kameraya alındığım
şarkı söylüyormuşum
şarkı ise daha rezil : seni anan benim için doğurmuş
oynuyormuşum falan,halamlar getirmeyi unutmuşlar postayla atacaklar
fotoğraflardan küçüklüğüme bakıyorum ama hiç videoda görmedim
nasıl bir çocuktum acaba
emin olduğum şu var ki o zaman zayıftım hey gidi günler hey

konuyu nasıl bağlayacağıma karar veremedim
akrabalar iyi bir şey mi kötü bir şey mi bu konuda bir sonuca varamıyorum
umaım akraba akrep olayını yaşamam
ama ilerde şu bbg olayını kaloroski sülalesinde deneyeceğim
biz biraz göçmeniz de ve de avrupalı!

8 Şubat 2011 Salı



ara tatile girmeden önce öğretmenlerimiz 'bu sizin son şansınız,bu şansı iyi değerlendirin' diye söylenmeye başladılar
aslında bizim iyiliğimiz için söylüyorlar ama bu laflardan o kadar sıkıldım ki
bi Allah'ın kulu da nasılsın desin,benim nasıl olduğum önemli değil
önemli olan derslerimin nasıl olduğu
imdat diye bağırmama çok az kaldı hissediyorum

tatilin son haftasına girdik
tabi ben pek fazla tatil yapmadım,tek eğlencem film izlemek
arkadaşlarımla bile çok görüşmedim
o kadar negatifim ki biri bir şey dediği an çemkirmeye başlıyorum
onlar da gariplerim boş boş bakıyorlar

bi yandan tatilin bitmesine seviniyorum
ilk defa arkadaşlarım gidecek diye mutluyum çünkü onlarla görüşmedikçe kendimi daha kötü hissediyorum
görüşünce de kötü oluyorum
ne kadar illet bi durum anlatamam
tek isteğim 4 ay sonra bunlardan kurtulmak ve rahat bi nefes almak
sayılı gün çabuk geçer
evet buna bende tüm kalbimle inanıyorum

6 Şubat 2011 Pazar

aşk neyi sever ?


evde film izlemekten sıkıldığım için sinemaya gitmeye karar verdim
bilindiği gibi 4 şubat itibariyle 'aşk tesadüfleri sever' vizyona girdi
filme gitmeden önce bi bakıyım dedim izleyenler ne demiş
okuduktan sonra izlemekten vazgeçtim,film kötü olduğu için kararımı değiştirmedim herkes çok beğenmiş hakkını yemeyelim
gitmekten vazgeçmememin sebebi filmin aşırı dram olması ve sonunun kötü bitmesi
bi sinemadan daha ağlayarak çıkmak istemiyorum

sanırım ağlamadığım film yok benim
en çok 'yeşil yol' da ağlamıştım,hıçkıra hıçkıra kendimi koltuktan koltuğa atmıştım
hadi o da dram normal diyebilirseniz ama ben 'maskeli beşler' filminde bile ağlamış insanım
bu filme dayanamayacağım kanısına vardım

bir başka faktörde 2.bi ozan doğulu vakası olsun istemiyorum
her türk kızı gibi bende mehmet günsür'ü çok tatlı buluyorum
yani adamın maşallahı var o gülüş,bakış vs
bu düşüncelere sahipken gitmemek daha mantıklı geldi
zaten sonunu da öğrendim,belki ilerleyen zamanlarda fikrim değişir
gitmeyi düşünenlere söylüyorum : hemen herkes şarkıları çok anlamlı bulmuş sonunda da yıkılmışlar
gittiyseniz yorumlarını bekliyorum
iyi seyirler :)

4 Şubat 2011 Cuma

önyargı



einstein gerçekten çok haklı
o ünlü sözü söylemeden olmaz heralde : önyargıları parçalamak,atomu parçalamaktan daha zordur
bugünlerde bunu daha iyi anlıyorum

bilindiği üzere bütün okullar yarıyıl tatiline girdi
ilköğretiminden tutun da yükseköğretime kadar,tatile bir tek dersaneler girmedi
ve tabi ki dersane öğrencileri de
bizim hızlandırmamız olmuyor haftaiçi çok zamanımız olduğu için
ama ben yinede her gün 8de kalkıp dersaneye gidiyorum çünkü evde çalışamıyorum ya da kendimi evde çalışamadığıma inandırıyorum
bu dersane hızlandırması bana insanlar hakkında peşin hüküm vermenin ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha gösterdi

dersanenin başlangıcını okuyanlar hatırlar
yalnızım sendromları,bütün arkadaşlarım üniversiteye gitti bense hala köklü sayılarla uğraşıyorum,bıktım vs.
dersanenin ilk gününde sınıfa baktığımda 26 kişilik sınıfta tanıdığım sadece 2 kişi vardı
durum böyle olunca insan kendini daha da yalnız hissediyor
arkadaşlarım üniversiteye gidince yeni insanlarla tanıştı bense haftaiçi grubunda
tabi ki üniversite ortamıyla birebir değil olması da beklenemez
ama zaman geçtikçe birbirimize daha çok yaklaştığımızı görüyorum
bugün her ders arasındaki molalarda kendimizden bahsetme olanağımız oldu
hepsinden şöyle bir itiraf geldi : biz sana sene başında çok sinir oluyorduk
sinir olma sebeplerini ben söyledim
ukala mı buluyordunuz dedim hepsi gülerek evet dedi
geriye dönüp baktığımda bende öyle görüyorum aslında
12 yıl boyunca çalışıp girilen bir sınavda başarısız olununca insan kendinin başarılı olduğunu kendine göstermek için türlü türlü metodlar buluyor
bu da dışarıdaki insanlar tarafından farklı algılanıyor
o zamanki bulunduğum psikoloji anlattıktan sonra sanırım beni anladılar

kısacası kimse bu dünyada birbirinden üstün değil
ve herkese gerekli şans verildiği zaman düzgünce anlaşılabiliyor
ben anladım ki bugüne kadar kimseye o şansı vermemişim
ama geç de olsa aklım başıma geldi
yine bir özlü sözle yazımı bitiriyorum : yalnız taştan duvar olmaz :)

2 Şubat 2011 Çarşamba

şubat ayı şaşırtmalarıyla geldi
tabi benim içimdeki karışıklığın ayla ilgisi falan yok
hava biraz garip buz gibi ama güneş tepede feci halde parlıyor soğuk havada ben terliyorum

bu 2 hafta boyunca dersane yok am bende boş durmamaya kararlıyım
her sabah 8de kalkıyorum,giyinip dersaneye gidiyorum
12 ye kadar test çözüyorum
herkes evinde ders çalışır ben şapşal evde tek soru bile çözemiyorum sonra kendimi kötü hissetmemek için de elimden geldiğince dersanede yoğunlaşmaya çalışıyorum
aslında benim kendimi bi odaya kapatıp kimsele iletişime geçmemem lazım
çünkü konuşma yeteneği olan bi canlı görmeyeyim hemen başlıyor düşük olan çenem daha da düşmeye
konunun saçma olup olmaması önemli değil yeter ki sesimi kulaklarım duysun
o zaman kendimi acayip rahatlamış hissediyorum
bu da bi gariplik

ablamla ünlü olmaya karar verdik
ablama göre beni bu kiloyla kimse ünlü yapmaz bende patlamadım zaten maksat denemek :)
3 yıl boyunca tel takıp işkence çektikte sonra dişlerimi kullanmaya karar verdim
32 dişim gözüken bi fotoğraf bulup 'gülüşünlebüyüle' adlı siteye ekledim
daha kabul edilmedi bikaç saate edilir oylarınız bekliyorum :p
can sıkıntısından neyle uğraşacağıma karar veremedim
en iyisi artık evden çıkayım
D. gelmiş bakalım ne bombalarla gelmiş gidelim görelim

31 Ocak 2011 Pazartesi


geldik ocak ayının son gününe
zamanın nasıl bu kadar çabuk geçtiğine kafa yormaya devam edersem çıldıracağım
artık küçük şehrimiz üniversiteden gelen insanlarla büyüdü
cafelerde yer bulamuyoruz hayatım boyunca görmediğim insanları görüyorum
meğer şehrimizde ne kadar güzel kız,yakışıklı erkek varmış

elimden geldiğince de arkadaşlarımla görüşmeye çalışıyorum
ilk defa canım onları istemiyor
nasıl desem çok sık görüşmek istemiyorum sanki boşa zaman geçiriyormuşum gibi geliyor
böyle dediğime bakmayın günümün %80i boş geçiyor zaten
belki de kıskanıyorum onları ya da kendi halime üzülüyorum
final muhabbetleri yok 1.8 kalırım geçerim vs. öyle olunca kendimi daha da kötü hissediyorum
onlar inadına yapmıyorlar tabi ki
benim için başka konular konuşacak değiller
o kadar da bencil değilim
bi an önce bir sene sonraya gelmek istiyorum
belki bi dahaki ocağın sonu daha farklı olur kim bilir...

27 Ocak 2011 Perşembe

helva

bu aralar nerede saçma bir şey var ben oradayım
şimdilik acı ama bu durumdan mutsuz değilim hatta zevk bile alıyorum diyebilirim
en basit bi örnek 'öyle bir geçer zaman ki' deki mete ve necati karakterlerinin söyledikleri şarkıları evde açıp açıp oynuyorum
dersanede tahtaya şarkının sözlerini yazıyorum,kalp içine falan alıyorum sonra bütün gün gülüyorum
bkz : helvacı helva yapar, helvasına bal katar
insanın içini harekete geçiriyor ya da sadece benim içim böyle
benim kesin içim karışmış neyin harekete geçireceği belli değil
ama yine de güzel şarkılar ya keşke o zamanlarda yaşasaydım
tabi bu işler keşkelerle olmuyor

yarın olacağımız sınavla 1.dönemi hayırlısıyla kapatıyoruz
zaman nasıl geçti gerçekten hiç anlamadım,artık canım eskisi kadar acımıyor
bi eylül ayında fena olmuştum malum herkes gitmişti ben dersaneyle ve yine karışmış içimle uğraşıyordum
bugün ise sınava 59 gün olduğunu öğreniyorum
dersanede ilk bölüm bitti sayılır biten konulara bakınca bile anlıyorum artık iyice o ana yaklaştığımı
zaman normalde zaten çabuk geçiyor ama hele de bi sınav öğrencisiyseniz resmen koşturuyor
tatille ilgili her ne kadar plan yapmayacağım desem de yaptım ne kadarına uyacağım tartışılır ama elimden geleni yapacağım

aklım bunlarla uğraşırken bir şeyi düşünmeden edemiyor
gerizekalı hafızam sürekli hatırlatıyor : yarın terk edileli 1 yıl olacak diye
yarın bi kutlama farz oldu artık :)
o zaman bu şarkı benden ona gelsin ve de size : helvacı helva yapar helvasına bal katarrr


26 Ocak 2011 Çarşamba

benim tatile girmeme her ne kadar 2 gün olsa da ablam sayesinde bikaç gün önceden girdim
hoş üniversite sınavına hazırlana öğrencinin sınavına az bi vakit kala tatil yapması çok saçma bende bunun farkındayım ama yinede teknolojik aletlerle ilişkimi biraz daha arttırdım

misal dün gece izlediğim filmleri belirtmeyi kendime görev biliyorum
-black swan
-the usual suspects
-beni asla bırakma (ingilizcesini hatırlayamadım şimdi :/ )
-ve tabi ki öyle bir geçer zaman ki
izlediğim filmleri şiddetle öneriyorum,çoğu dram ağırlıklı kendimi kesecektim izlerken ama hala etkisinde olduğum için öneriyorum
bu beğendiğim anlamına geliyor
cuma günü de deneme sınavım var ama ben programımı yaptım yani vicdan azabı falan çekmiyorum
git lanet azap

bugüne damga vuran diğer bir olaysa geziiii
ilk defe dersanem bi gezi düzenliyor ilçemizin en kalabalık dersanesi olduğu için herkes katılamayacakmış
sınıflarda dereceye giren ilk 5 öğrenci olacakmış
ayıptır söylemesi hep 1. oluyorum o yüzden bi sorun yok
gezi de İstanbul'aymış ya komedi dükkanı ya beyaz show ya da çok güzel hareketler bunlar'a izleyici olarak katılmak için yapılacakmış
ben aslında geziye gitmeyi düşünmüyordum çünkü gezi sevdiğin insanlarla olunca tadı çıkıyor
her ne kadar herkesi seviyor olsam da yine de arkadaşlarımın yerini tutmuyor kimse
zaten 27 marttaki sınavdan sonra olacakmış sınav o yüzden hiç belli olmaz arkadaş olayını bahane ederke başka olaylar çıkmasın karşıma
büyük konuşmaktan korktuğum için yaşayıp göreceğiz diyorum yine
gitsem de fena olmaz hani
D. ile,cengiz ile görüşme olanağım olur iyi olur iyi

23 Ocak 2011 Pazar

bugünlerde daha iyi anladım ki ben çok kıskancım
kimseyi paylaşmak istemiyorum ne annemi,ne babamı ne ablamı ne de arkadaşlarımı
malum yarı tatil süreci başladı ya da başlamak üzere
üniversitedeki eşimiz dostumuz geliyor
ezgi de geldi bu hafta hemde bir arkadaşıyla
bu aralar gergin olduğum için biraz soğuk davrandım sanırım kıza
sonra da vicdan azabı çektim
çünkü normalde suratsız bir insan değilim benimle olan insanların hep gülmesini isterim
ben konuştuğum zaman saatlerine bakmalarını istemem tabi bazen ipin ucunu kaçırabiliyorum
o zaman ben bile saatime bakıyorum :)

neyse konu dağıldı kısacası itiraf ediyorum ezgi'yi kıskandım
mesela benim yattığım yerde o kız yattı
tabi bunlar doğal şeyler sanırım ben biraz abarttım tabi içimde
bugün hep beraber olma şansımız oldu
bi itiraf daha utandım içimden düşündüklerim için
insanlara şans vermeden değerlendirmemeyi hala öğrenemedim
artık alışmam lazım,büyüyoruz çevremiz genişliyor
çocuk gibi davranmamam gerekiyor
bu bana ders oldu çünkü gerçekten iyi biri sevdim yani

bu arada o kız yani gizem fal da baktı bana
zaman kısıtlı olduğu için pek ayrıntıya girmedi
özetle sanırım istediğim yeri kazanacakmışım tabi buna ne kadar inanılır tartışılır ama ben inanmak istiyorum
işime öyle geliyor çünkü
bi sürü ikili ilişki varmış olursa iyi olur zira tek ilişkim televizyonla
bu da beni iyice ev kızı konumuna sokuyor
bakalım fal çıkacak mı bekleyip göreceğiz
olumlu şeyler çıkınca kendimi daha iyi hissediyorum ne kadar garip her şey bana bağlı aslında
siz siz olun hiçbir şey için üzülmeyin test edildi onaylandı işe yaramıyor :)

19 Ocak 2011 Çarşamba

uzun zamandır yerle bir olan kendime olan güvenimle yaşıyorum
ne ben alışığım böyle durumlara ne de çevremdekiler
hiçbir şeyden memnun olmuyorum
tek eğlencem ojelerim ve gittikçe büyüyen göbeğim
normal şartlar altında göbeğimden nefret ederim içime çekip saldığımda mutlu olmaya başladım :/

ek olarak da mide ağrım tavan yapmış durumda
her ne kadar çok korksam da artık dayanamayıp endoskopi yaptıracağım
en küçük bi streste deli gibi ağrımaya başlıyor
ki bu stresin büyükleri de var
öyle bi hale geldim ki bir şey izliyorum ne kadar saçma şey var hepsine ağlıyorum
gece yatıyorum annemin babamın öldüğünü düşünüyorum yine ağlıyorum
kendime zorla acı çektiriyorum sanırım
her gün ağlamazsam rahatlayamıyorum bunlar pek hayra alamet değil
umarım geçer bu hallerim

yarın da okuluma diplomamı almaya gideceğim
mezun olurken bi belge vermişlerdi ben onu diploma sanıyordum geçen gün baktım mezuniyet belgesiymiş
üniversiteyi kazanamayınca diplomaya ihtiyaç olmuyor
okulda olacağına yanımda olsun bakıp bakıp iç geçiririm artık

cuma günü de başka bi dersanenin deneme sınavına gireceğim
bakarsanız bi mucize olur kendime olan güvenim geri gelir

18 Ocak 2011 Salı

La vie en rose



o kadar boş yaşıyorum ki bi yerde kendimi durdurmam gerekiyor
zaman sürekli boşa akıyor tabi zamanın boşu dolusu kişiden kişiye değişir
geçen yılı da boş olarak nitelendiriyordum sürekli ev okul dersane arasında mekik dokuduğum için
ama şu an geçen yılı öyle özlüyorum ki
en basiti mekik dokuğum bi yer azaldı bunun için bile üzülünebilir :)
pişman oluyorum ama kendimi kontrol edemiyorum
başıma hiçbir zaman dank etmeyecek heralde

dün bi afiş gördüm 26 ocakta tiyatro varmış nam-ı diyar ıssız adam yani cemal hünal oynuyor
ben bi aksilik olmazsa gideceğim bugün dersanede herkese duyurdum
gidelim kültürel bi faaliyetimiz olsun diye
ama çoğu kişi sapık o adam onun tiyatrosu izlenmez diye tepki verdi
ağzımı bile açamadım
adam sapıkmış madem ama ben yine de gidip izleyeceğim bakalım gerçekten sapıkmış mı

bu arada bugün 18 ocak benim için çok önemli bi tarih
eminim ömrümün sonuna kadar bu tarihi unutmayacağım
kısacası la vie en rose :)

15 Ocak 2011 Cumartesi

kitaplar ve insanlar

bugünlerde çevremdeki insanların çoğu hürrem sultan okuyor
iyi ki diziler var valla onlar olmasa ne yaparız bilemiyorum
resmen okuma alışkanlığımızı arttırıyor bravo
benim bu kitaplara ilgim ortaokuldan başlamıştı hürrem sultan,safiye sultan,nurbanu sultan hepsini okuduğum için malum diziyi daha dikkatle izliyorum
yapılan eleştirileri de çok saçma ve gereksiz buluyorum
dizide anlatılanlar az bile bakalım hassas halkımız ileri ki zamanlarda neye takacaklar

rehber öğretmenime yaptığım baskılar sonucu bana bugün bi bkitap getirdi
okumaya hemen başladım şimdilik güzel bir kitaba benziyor
ama her cümleyi 2 kez okuyorum kendimi salak gibi hissettim :)
şeytanın cennetten kovuluşunu anlatıyor
adı da 'ateş canına yapışsın'

daha önce bu konuyla ilgili bir şey okumamıştım yani hiçbir fikrim yok
ama şimdilik anladığım kadarıyla şeytan Allah'a çok bağlı bakalım ilerleyen sayfalarda neler olacak
son olarak yazarını da söylüyorum : Sezgin Kaymaz
okumak isteyenlere duyrulur :)

13 Ocak 2011 Perşembe

saçmalık

merhaba doğan güneş,merhaba bulut kardeş
bugün benim için yepyeni bir gün bugün kötü alışkanlarımdan arınma günü
en kötü alışkanlığım televizyon
du artık değil yani bugünden sonra olmayacak
bundan sonra yani önümüzdeki 5,5 ay gerekirse ot gibi yaşayacağım ve sonra mutlu son
zaman o kadar hızlı geçiyor ki böyle şu kadar ay dediğime bakmayın
gün gelecek bi yazacağım yarın sınava giriyorum
inişte olan zamanım bitti diye umuyorum sıra artık çıkmakta

kendimi iyi hissettiğim bi anda dış etkilere takılıp yine moralim bozuluyor
bu hafta içi sınıfı sinirimi bozmaya başladı bikaç kişi dışında
takmışlar kafalarına beni ilkokulda gibi davranıyorlar
'bendis türkçe'den kaç netin var?benim bu kadar yaaaaa' gibi  şimdiye kadar gülerek davrandım ama az kaldı patlayacağım çok yakında
kendime sürekli az kaldı diyorum
kimseyle tartışmak istmiyorum ama yeteri kadar sınavlarla ilgili sorun yaşıyorum zaten
ne yapayım bende 2.sınıf öğrencisi gibi öğretmene mi söyliyim
böyle dışarıdan bakınca o kadar komik ki
bakalım dediğim gibi şimdilik gülüp geçme aşamasındayım
zaten hassasım biri daha bir şey söylerse her an patlayabilirim takipte olun :)

11 Ocak 2011 Salı

berbat bi gün yaşıyorum
oysa sabah ne kadar umutluydum heyecandan uyuyamamıştım bile
beni bu kadar heyecanlandıran şey ne olabilir?
tabi ki dersanedeki bi deneme sınavı
aslında altı üstü bir deneme sınavı niye bu kadar gözümde büyüttüm anlamıyorum
bundan yaklaşık bi ay önce anneme eğer bu sınavda şu kadar puanı alamazsam telefonumu al demiştim
o kadar çok güveniyordum ki kendime
arabam falan olsa onu bile verebilirdim bu iddia sonucunda düşünün
sanki ösym tarafından hazırlanıyor bu sınav
neyse sınava girdim umutla cevap anahtarından kontrol ediyorum cevaplarımı aman allah'ım yanlışlar çktkça çıkıyor
amacım ayşe'yi fatma'yı geçmek değil aslında benim esas amacım kendimi geçmek
ama ne zaman kendimi koşullandırsam olmuyor
daha geçen yıl sınavda aldığım puanı bile geçemedim
stresten yüzümde şu an 7 tane sivilce çıktı
hiç mi ciddiye almamamlıyım anlayamıyorum
insanlar o kadar vurdumduymaz ki ne yazık ki benim çenesi düşük vicdanım susmuyor
süre gittikçe azalıyor
rahat olmaya çalıştım belki davrandım belki davranamadım bilmiyorum
ama bundan sonra ne yapacağım bilmiyorum

dünde başvurumu yaptım
umarım tarih tekerrür etmez...
artık yaptıklarımın karşılığını görmek istiyorum

9 Ocak 2011 Pazar

çok uzun bi zaman sonra hasta oldum
aslında tam hastalık da sayılmaz sadece yutkunmakta zorluk çekiyorum onun dışında ağrım acım yok
sürekli konuşan biri içinde bu en büyük hastalık
konuşmayı bırakın ağzımı açamıyorum ki
neyse ki bugün çok daha iyiyim
tabi günde 7 bardak ıhlamur içince insan psikolojikman kendini daha iyi hissediyor

cuma günü çok daha kötüydüm
battaniyeyi almış uyuyordum birden sesler duydum başımı bi kaldırdım ezgi
bana sürpriz yapmış :)
gecikmeli de olsa doğumgünü yaptık ikimiz
akşama da sinemaya gittik : Eyvah Eyvah 2'ye
ben ilkini izlememiştim ama insanlar bayağı övünce gitmeliyim diye düşündüm
hem ezgi'mde gelmiş başka zaman nerede bulacağım onu
film hakkındai görüşlerime gelirse çok beğendim
gülüp durdum 2 saat boyunca
ama filmin bu kadar komik olması bence şivelerden kaynaklanıyor
oyunculuklara diyecek lafım tabi ki yok
kısacası izlemediyseniz gidip izleyin
bel altı olmadan da gülünebiliyormuş bunu gördüm
bir de beni çok şaşırtan başka unsur da sinema salonunun tıka basa dolmasıydı
en son kurtlar vadisinde bu kadar dolu olmuştu sanırım ( itiraf ediyorum bende gittim! )
60 yaş üstü insanlar bile vardı
sevinmedim dersem yalan olur,güzel ilçemizin güzel insanlarını böyle kültürel bi aktivite de görmek beni oldukça duygulandırdı

bu arada salı günü deneme sınavım var,niye bilmiyorum ama oldukça kafama takmış durumdayım
kendimi zorla geriyorum
umarım bu gerginlik başıma bi iş açmaz
ben günümün geri kalanını ders çalışarak geçireceğim
umarım siz daha zevkli ve daha eğlenceli bir şeyler yapıyorsunuzdur
hepinize mutlu pazarlar

7 Ocak 2011 Cuma

ödüüüllll :)

blog camiasına katılalı 1 yılı geçti
ve bugün ilk defa bir ödül aldığımı öğrendim çok duygulu bir şekilde yazıyorum :)
sevgili celly ' e çok teşekkür ediyorum
ödülümüzün adı ' Gülümseyen Yüzler ' ve bende bu ödülü almaktan,gülen yüz olmaktan gurur duyuyorum
ismi de çok hoş
tam bir ödül adı
umarım sizinde yüzünüzden gülümseme hiçbir zaman eksik olmaz

o zaman bende ödülü verdiklerimi açıklıyorum
venus
D.
profösör
leah
defter

şimdilik aklıma gelenler bunlar unuttuklarım  için şimdiden özür dilerim :)

5 Ocak 2011 Çarşamba

aşk olsun hava ve garip tercihler

havaya sitem ederek yazıma başlıyorum
bu ne arkadaş iyi ki soğuk havayı seviyorum dedim,sözde bugün kış ayının en soğuk günü olacakmış
dereceye göreyse 11 derece
gerçekten çok soğuk donuyoruz yani :)

bugün dersaneye gittiğimde bir şey öğrendim
sınıfımızda bi kız kpss'den 80 almış ve dersaneyi bırakmış
memur olacakmış,boşuna sınavla uğraşmak istemiyormuş
tabi bu onun fikri bana karışmak düşmez ama ben sadece kendimce yorumunu yapmak istiyorum
bi insan ne olursa olsun bence ideallerinden vazgeçmemeli
bu hayata bi kez geliyoruz ve üniversite yaşamı tadılmalı en azından çaba gösterilmeli diye düşünüyorum ben
ki aldığı puanda o kadar yüksek bi puan değil ya atanamazsa tekrar geri mi dönecek,o arayı kapatabilcek mi?
kendi kararı umarım sonucundan pişman olmaz

bu arada bende atanmaya karar verdim
tabi ki öncelikli hedefim hukuku kazanmak özellikle de ankara'yı ondan sonra tercih yapacağım
insanın kendi parasını kazanması önemli bir şey
zaten üniversiteye gidince kararlarımızı kendimiz vereceğiz ama ekonomik özgürlüğümüz de olursa o zaman her şey daha güzel olur
bi de bir buçuk milyarı durduk yere kimse vermeyecek
kısacası dersanedeki öğretmenlerimden önce devlet memuru olacağım
bakalım daha ne fikirler değiştireceğim
görüşmek üzere :)

4 Ocak 2011 Salı

bilenler bilir dün ygs başvuruları başladı
ben dün yanlış bankada beklediğim için ne yazık ki parayı yatıramıştım
devlet bankalarında oluyormuş,sözde deneyimliyim geçen yılda aynı hatayı yapmıştım
devlet bankasına gidince özel bankalarla aradaki farkı daha iyi anladım
bu aslında sadece bankalar için geçerli değil
ülkemizde ne yazık ki bürokrasi gerçekten yavaş işliyor
içeride 40 a yakın kişi var ve sadece bir tane bankacı bunlarla ilgileniyor yaklaşık bir buçuk saat bekledikten sonra işimi hallettim mutluyum

sıramı beklerken komik bir şey başıma geldi
çocuk aylığı diye bir şey varmış yeni öğrendim,roman vatandaşlarımız sıraya dizilmişler bu aylık için
kiminin elinde 3 tane çocuk kimi hamile falan
o sırada yanıma bir kadın geldi ve aramızda şu konuşmalar geçti
-kızım kaç çocuğun var ?
-anlamadım teyze
-çocuk aylığı için gelmedin mi sen?
-yok ben başvuru için geldim
-beş çocuk mu maşallah
ağlıyım mı güleyim mi bilemedim,heralde uzaktan 5 çocuklu bi kadın gibi görülüyorum
yazıklar olsun :)

bu arada 2011'in burç yorumlarını okudum bikaç gün önce
oğlak burcu için yılın ilk aylarında küs olduğu insanlarla barışma olabilir demişti
pek kulak asmamıştım ama doğru çıktı
astroloji yalanmış,yok valla doğru test edildi onaylandı :)

1 Ocak 2011 Cumartesi

yeni yıl yeni yıl yeni yıl bizlere kutlu olsun

hani yeni yıla nasıl girersek bütün sene öyle geçecek gibi garip bi inanç var ya
eğer öyleyse benim bütün yılım garip ve ikilem içinde geçecek
öncelikle hiç geri sayım falan yapmadık,babam saatine baktı girdik galiba dedi benimki daha 23.58 dedim
saatimi 2 dakika ileri aldım
ama tarih 31 aralık da kaldı 2011'in ilk dakikaları böyle geçti
sonra annem ve babamla sevgi yumağı olduk öpüştük falan

sonra ezgi'yle mesajlaştık uykum geldi ve yattım
ilk defa böyle nasıl desem zebilce bi yılbaşı ve doğumgünü yaşadım
seneye tabi yaşarsak böyle olmaması için elimden geleni yapacağım
en basit örnek pastamı üflerken üniversite dileği dilemeyeceğim,seneye dileklerim isteklerim bile değişecek
böyle düşünerek kendimi rahatlatıyorum artık
yeni yıl,yeni hayaller,yeni umutlar
pek umut dolu bi yazı olmadı ama iyi geçip sonra kötü devam eden yıllarım oldu ( bkz : 2010)
ama bu yıl çok daha farklı olacak bundan eminim
yaşayıp göreceğiz
kısacası yeni yıl bizlere kutlu olsun :)