28 Kasım 2010 Pazar

bir sınav bilançosu daha

bir sınav daha bitti
hemen ilk yorumlarımı söylüyorum,bence çok çok kolaydı özellikle genel yetenek kısmı türkçe ile matematik sorularını hazırlayan ösym ile geçen yılki soruları hazırlayan ösym arasındaki milyon tane fark bulabilirim
tabi giren öğrencilerin konumları aynı değil bununda farkındayım
mesela bizim sınıfdaki en genç bendim
45 yaşındaki adamlardan tutun hamile bayanlara kadar çok çeşitli insanlar vardı
ilköğretim binasında girmenin zorluğunu ilk defa yaşadım
sıralar çok küçüktü tamam bende iri,kıyım sayılmam ama hiç rahat edemedim ek olarak sıranın üstü çizik doluydu o yüzden bu konuda kendimi şansız görüyorum

söylemeden geçemeyeceğim bir başka konu da verilen kalem ve silgiler
kalemler güzeldi ama o silgi neydi ya silmeye çalışıyorum,sildikten sonra cevap kağıdı kapkara oluyor
umarım değiştirdiğim sorularda hata çıkmaz
olips şekerlerde güzel düşünülmüş,kalemleri almadım yanıma oradaki öğrencilere dağıtılsın diye

şilili madenci sorusu da günceldi ama anayasa sorularında ne yazık ki takıldım
2010 anayasasıyla 82 anayasası arasında kararsız kalıp durdum
ama bu da benim için bi tecrübe oldu
daha sınav soruları yayınlanamadığı için kaç doğrum var bilmiyorum
öğrenince yazarım
işte böyle bir sınav macerasının daha sonuna geldik
görüşmek dileğiyle :)

27 Kasım 2010 Cumartesi

hafiflik

sıkıcı bi haftasonu geçiriyorum garip ama mutluyum
bana hiç bir yararı olmayacağı halde yarın kpss'ye gireceğim ve ona çalışmaya devam ediyorum
oyalanmak hoşuma gidiyor çünkü
2014 yılında dünya kupasının brezilya'da yapılacağını,AB ile başmüzakereci sıfatıyla görüşmelerin egemen bağış'ın yaptığını,G-8 zirvesinin Kanada'da yapılacağını  bilmek
ne bileyim nimet çubukçu'nun,cemil çiçek'in,bülent arınç'ın hukuk mezunu olduğunu bilmek
büyük ihtimal hiçbir işime yaramayacak ama aklım meşgul oluyor
artık yatakta hayal kurmak yerine kavramları düşünüyorum gaiplik ne demek diye düşündüm bütün gece
ezberlemekten,okuduklarımın hemen aklımda kalmasından mutluluk duyuyorum
bunlar seneye çok işime yarayacak diye moral veriyorum kendime

ve her zamanki gibi her kafadan çıkan seslere kulak vermeye devam ediyorum
bu sene 2.öğretim yazmadığım için yerleşemediğim yerleri seneye yazmaya zorlanıyorum ya da düşündürülüyorum
çünkü 2.öğretim olursam çalışadabilirmişim kpss'den yüksek not alacağım ya :)
yani çarşıdaki ete soğan doğramaya tam gaz devam ediyorum

telefonu elime hiç almıyorum,sms yapmadım ve acı gerçekle karşılaştım
ezgi dışında beni kimse aramıyormuş,sormuyormuş
ben insanlarla konuşmak için çaba harcıyormuşum kimsenin umrunda değilmişim açıkçası
az çok bunu biliyordum da böyle öğrenince garip oldum
haliyle herkesin işi gücü,okulu,vizeleri var
bense hala köklü sayılarla uğraşıyorum
evet garip ama mutluyum seneye gideceğimi biliyorum çünkü
böyle bi tecrübeye sahip olduğum için mutluyum
çalışabildiğim,ideallerim olduğu için mutluyum
sevmediğim bi yemeği rahat bi şekilde söylediğim için mutluyum
özlem duygusunu hala hissettiğim için mutluyum
sıkıcıyım ama mutluyum işte :)

25 Kasım 2010 Perşembe

mim!

çok sevgili ahu mimlemiş ona buradan çok teşekkür ediyorum
Mimin konusu ise "garip alışkanlıklarınız ve yapamadıklarınız"
evet güzel bir konu,böyle bi anda sorulunca aklıma gelmiyor ama yazdıkça gelir sanırım

bir iki üç başlıyorum
-öncelikle garip alışkanlıklardan başlıyorum,ben silginin arka tarafıyla silememe hastalığına sahibim
bunu kim duysa gülüyor bence de çok saçma ve komik ama garip işte takıntı bu olsa gerek
-insanların her zaman solundan yürümeye dikkat ederim,diğer türlü yürüyemiyorum yani yürüyordum da çarpa çarpa gerçekten garip
-eğer yolda yanımda biri varsa ki bu sevdiğim biriyse hayatta susmam,sürekli bir şeyler anlatır kendimi kaybederim,kaybederim diyorum çünkü bazen önümdeki direk vs. şeyleri görmiyip çarptığım bile oldu hemde bir çok kez
-uyurken sol bacağımı dışarda bırakırım öyle kendimi daha özgür hissediyorum
-süt bulaşığı elleyemem ya da yıkayamam böyle tiksinmek gibi bir şeyler oluyor
-en önemlisini unuttum peynir yiyemem,elleyemem,kokusuna bile tahammülüm yok
6 aylık olduğumdan beri yemiyorum,küçüklüğümü doğal olarak hatırlamıyorum annemin yalancısıyım

-gelelim yapamadıklarıma aslında peynir olayı yapamadıklarıma da giriyor,aslında hepsi giriyor çünkü yapamadıklarım aslında takıntılı olduğum durumlar
-ama onun dışında araba kullanamam
-elektronik aletlerle aram hiç yoktur,bir şey bozulursa hemen atarım çünkü ben yapmaya kalksam daha beter bozulur :)

şimdilik aklıma gelenler bunlar
mimlediklerim ise D. , venus  , leah  , ve yapacağından emin olmasam da zoltan kolay gelsin :)

24 Kasım 2010 Çarşamba

öğretmenim canım benim canım benim

bugün gerçekten özel bi gün
öğretmen olmayı düşünmesem de yine de bugün benim için çok anlamlı nedenini hala bilmiyorum
sabah uyanırken bile içimden sürekli bugün 24 kasım diye geçirdim
dersaneye giderken 2 kişiden birinin öğretmenler gününü kutladım
dersanedeki tüm öğretmenlerime öğretmenim canım benim şarkısını söyledim,safça davrandım ama pişman değilim :)

eski okuluma gittim öğretmenlerimi ziyarete bana verilen ziyaretçi kartını görünce duygulandım
bu okulun öğrencisi olduğumu belirtmek için eski kimliklerimi bile gösterdim niye buna taktıysam
neyse ama yine de bu kartsız içeri almayacaklarını söylediler,okul taşınınca böyle oluyormuş
öğretmenlerimi özlemişim,onlar da beni görünce mutlu oldular sanırım öyle anladım ya da anlamak istedim :)
her öğretmenime ayrı ayrı çalışmalarımın nasıl gittiğini anlattım
yorucuydu ama merak edilmek güzel o yüzden ısrarla söyledim
sonra ilk öğretmenimin yanına gittim anasınıfı öğretmenime ezgim'in annesine :)
öğretmenlik gerçekten kutsal bi meslek
buradan da bütün öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum
benim,bizim ve bütün öğrencilerin sizlere ihtiyacı var nice yıllara :)

23 Kasım 2010 Salı

mutlu aşk yoktur


insan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
mutlu aşk yoktur


hayatı bu silahsız askerlere benzer
bir başka kader için giyinip kuşanan
ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
onlar ki akşamları aylak kararsız insan
söyle bunları hayatım ve bunca gözyaşı yeter
mutlu aşk yoktur


güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
içimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
ve hemen can verdiler iri gözlerin için
mutlu aşk yoktur


vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
en küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
mutlu aşk yoktur

bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
mutlu aşk yoktur ama
böyledir ikimizin aşkı da

LOUİS ARAGON

insan neler yazıyor...

21 Kasım 2010 Pazar

az önce fark ettim ki benim haftaya sınavım var hem de ösym tarafından!
bu senenin ilk resmi sınavına giriyorum evet kpss 2010'a
tatil öncesi tarih öğretmenimden anayasa ile ilgili kitap almıştım
bakmaya fırsatım olmamıştı
bugün biraz okumaya başladım amanın doğal olarak hiçbir şey bilmiyorum
üzülmeli miyim peki?
eh kısmen
aklımı karıştıransa yazılan şeylerden zevk almadım
belki öncesinden 200 tane paragraf sorusu çözdüğüm içindir bilemiyorum ama
ben önümüzdeki yıllarımı hukuka adamayı düşünüyorum ne bileyim kitabı okurken sıkıldım işte
umarım sadece bu kitaba yöneliktir bu durum

canımı sıkan bir başka olayda sosyal paylaşım sitelerinde gerizekalı insanların salak salak paylaşımları
yok okul bir an önce bitseeeeeee'ymiş len daha başlayalı 3 ay olmadı
nankörlüğünde bu kadarı yuh ya
yok havası böyleymiş,suyu böyleymiş kıskançlık krizlerine girdim açık açık da söylüyorum
gidin gelmeyin bi daha aaa

sıkıldım şu ruh halimden :/

20 Kasım 2010 Cumartesi

offf offf

çok dertliyim blog
uzun zamandır bu kadar kötü olmamıştım
aslında sabah her şey güzel başlamıştı
ailecek çarşıya gittik sevdiğim çizmeyi aldım sonunda!
markete falan uğradık
annem dersaneye gidip rehber öğretmenimle konuşmak istedi
ablam,ben ve annem öğretmenimin yanına gittik
önceden uyarmama rağmen biricik sevgili öğretmenim bana gevşek dedi
böyle giderse işletmeyi zor kazanır dedi
kilo almışsın bile dedi,az kalsın ağlayacaktım ama sustum
blogu bildiğine dair hala şüphelerim olsa da yine de içimdekileri yazmaktan vazgeçmeyeceğim
zaten girip okuyacak kadar zaman ayıracağını sanmıyorum neyse
söyledikleri ağrıma gitti
sağ olsun annemde daha bi perçinledi
haklı olma payları bi hayli yüksek işte bunu bilmek daha moral bozucu
ne yazık ki haklılar
ne yazık ki evet ben bu sene biraz daha gevşeğim
ve ne yazık ki rehber öğretmenim haklı bunalımdayım
o söyleyene kadar fark etmemiştim
böyle nasıl desem hiçbir şeyden zevk almıyorum
hiçbir şeye içten gülesim gelmiyor
boş boş yaşıyorum
sanırım psikologa tekrar gitmeye başlamam gerekiyor :(

ben bunları düşünürken ezgi'yle dışardayken hiç görmemem gereken birini gördüm : risus'u
4 aydır görmüyordum ne güzel
resmen salak gibi davrandım
gözgöze gelince panikten gözlerim büyüdü hemen kafamı çevirdim
kırmızı ışığa dikkat etmeden karşıya geçmeye kalktım
araba çarpıcaktı ezgi tutmasa
hızlı hızlı yürüdüm kısacası rezil oldum
niye böyle davrandım hala bilmiyorum
elimde olmadan aptalca davrandım
biz geçen yıl bu zamanlarda beraberdik şimdiki hale bak
hala etkisindeyim çünkü onu unutamadığımı anladım kahretsin
ayrılalı 9 ay oldu ve hala ona karşı içimde bir şeyler var
of of ben niye böyleyim :(

18 Kasım 2010 Perşembe

tatil bana göre artık bitti
yani bundan sonra bir şey olmaz heralde,böyle diyorum ya kesin olur neyse
hevesle tatili bekleyen ben iki gün içinde hevesimi aldım veya aldırılmaya zorlandım
o ilk günkü telaştan eser kalmadı
ev kuşu oldum,ablamla bir günde en az 5 film izlemeye başladık
yüzünde 53 tane sivilce çıktı,cips yemekten
3 gün boyunca sırf çizme alabilmek için dışarı çıktım sonuç alamadım
yok bi tane adam gibi çizme bulamadım
ama mecburen alacağım bi tane gözüme kestirdim sayılır

tatil planlarımdan gerçekleştirdiğim tek şey : ders çalışmamak
o da en kötüsü zaten,niye böyle oldum :/
gözüm tekrardan korkmaya başladı
sınava şurada ne kaldı ki ve benim hala eksiklerim var
söz vermeyeceğim çünkü uygulamaya geçiremeyince vicdan azabı çekiyorum
ama kendime çekidüzen vermem gerekiyor
seneye bayram arifelerinde bende şehre geldiğimde gördüğüm herkesle neler yaptığımdan bahsetmek istiyorum
yenilikleri can sıkıntısından değil,gerçekten istediğim için yapmak istiyorum
gereksiz imaları duymamak istiyorum
bunlarında çözümünün tek yolu üniversiteyi kazanmak değil istediğim yeri kazanmak
umarım bir sene sonra bunları gerçekleştirmiş olurum...

16 Kasım 2010 Salı

öncelikle herkesin kurban bayramını kutluyorum umarım herkes çok iyi bi bayram geçirir :)

ama ne yalan söyliyim ben kurban bayramlarını pek sevmiyorum
açıkçası hayvansever biri sayılmam ama yine de acıyorum hayvanlara
etini yer miyim,yerim ama kesilme aşamalarını hayatta izlemem
bugün bizim koyunun ağzından ot çıktı
daha yeni yemiş belli ki,insan bunları görünce içi cız ediyor ama eti çok lezzetliydi nasıl bir çelişki içindeyim siz anlayın :/

geçen hafta rehber öğretmenimin odasında lösev'in gazetesini görmüştüm
kurban bağışları için yardım istiyorlardı
eğer ilerde hakim veya savcı olursam oraya bağışlayacağım
giderim kasaptan 5 kilo et alırım ohoo yeter de artar bile
inşallah o günleri görebiliriz :)

bugün su doldurmak ve yemek dışında hiçbir iş yapmadım
kendimi çok tembel hissediyorum
ama yine de şu kelimelerin arkasına sığınacağım
-ama ne yapayım elimden gelmiyor,beceriksizim :P

herkes karikatür paylaşmış
bi tanesi çok hoşuma gitti
ekliyorum bende,tekrar söylüyorum iyi bayramlarrrr :)

13 Kasım 2010 Cumartesi

tatillll

aslında ben tatile girmedim çevremdekiler girdi
ama şu kadar kesin konuşabilirim hiç bi bayram tatilini bu kadar dört gözle beklememiştim
belki seneye daha beter olur malum üniversiteye falan giderim daha çok özlerim :P

ilk arkadaş buluşmasını dün gece yaptım
ezgimle 2 haftalık özlemimizi giderdik,düğün cd sini izledik insanın kendisini ekranda görmesi çok garip ama güzel bir şey ama keşke ayaklarımı açarak oynamasaydım :)

daha sonraki buluşmam ilkokuldan beri arkadaşım olan meraylaydı nerdeyse 3 aydır görüşmüyorduk
tam benim olmak istediğim yerde hukuk fakültesinde
dersleri falan konuştuk,daha çok hırslandım
evet seneye bende hukukta olmalıyım,anayasa sınavlarının 50 soruya 50 dakika verilmesine bende karşı çıkmalıyım,evet bunu yapmalıyım

şimdiki buluşmamda ege,ezgi ve beyoğluyla
eve hiç giresim yok :)
işte bunu seviyorum,koşuşturmayı,plan yapmayı,o plana uymak için çaba sarfetmeyi
umarım bu 9 gün çok güzel geçer
çünkü tatil bitiminde çok daha yoğun bi tempoya başlayacağım
bekle beni güzel günlerrr

11 Kasım 2010 Perşembe

meyve :)

yazıya şöyle bir giriş yapmak istiyorum
dün gece mahsun beni ağlattı :)
filmin başında çok sıkıldım hatta araya kadar dedim sonu nereye bağlanacak acaba
ama sonunda (her ne kadar garip bağlansa da) güzel toplumsal mesajlar verildi
belki mükemmel bi film değildi ama ben yine de beğendim yani geçen 2 saati zaman kaybı olarak görmüyorum :)

gelelim günümüzeee
bugünümü felsefe dersinde yaptığımız kişilik testleri kapladı diyebilirim
önüme gelen herkese aynı soruları sordum
birazdan da size soracağım :)

her ne kadar felsefe sorularında %100 başarı gösteremesem de dersi seviyorum
sevmemin çok büyük etkeni ders öğretmenimiz
sınıfça felsefe dersini iple çekiyoruz
umarım nisan sonunda bu sevginin sonuçlarını alırız

uzatmadan soruya geliyorum
soru açık ve net : beni bi meyveye benzetseniz bu meyve hangisi olurdu?
cevaplarınızı merakla bekliyorum
cevaba göre bilinçaltınız da yatan bendis'i az çok göreceğim :)

NOT: meyveler ülkemizde yetişen meyvelerden oluşmaktaymış
ananas,kivi gibi meyveler kabul edilmiyormuş

10 Kasım 2010 Çarşamba

en son 29 aralık da gittiğim,yaptığım bir şeyi bugün yapacağım : sinemaya gideceğim
bendis alt tarafı bi sinema niye bu kadar uzatıyorsun diyebilirsiniz e haklısınız da :)
en son izlediğim film 2012'ydi
film iğrençti,hem kurgusunu sevmemiştim hem de o zamanki ruh halim beni boğmuştu
bende kötü hatıraları olduğu için de sinemaya gitmeye cesaretim yoktu
ama artık uzatmanın anlamı yok
madem sevgili mahsun'cuğumuz bilmem kaç milyon dolarlık film çekmiş e o zaman yemini bozuyorum kroya bağladım farkındayım :)
ki bu sinema gecesinin bir başka özelliği de var aylar sonra gece dışarı çıkıyorum ne mutlu bana :)
yavaştan sosyalleşmeye başlıyorum
e malum tatilde yaklaşıyor,arkadaşlarım geliyor
tatilde karar verdim derslere 9 günlük bi ara vereceğim zaten deliler gibi çalışmıyorum ama yine de vicdanımda birazcık ağırlık hissedersem kısa bir dönüş yapabilirim

bu aralar küçücük şeylerden faklı anlamlar çıkarıyorum hadi hayırlısı
hoş bu durumlar benim açımdan pek hayırlı sonuçlanmıyor ya neyse yaşayıp göreceğiz
görüşmek üzere sevgili blogum :)

8 Kasım 2010 Pazartesi

daha öncede bahsetmiştim gece uyumadan önce hep hayal kurarım diye
hayallerim beynimi boşaltıyor sanki
olan şeyleri düşünmüyorum bu güzel bir şey,olacakları da düşünmüyorum olması imkansız ama olmasını istediğim şeyleri tasarlıyorum yatakta
çok açıklayıcı bir cümle oldu farkındayım :)

hatırlayabildiğim ilk hayallerim 7.sınıfa ait
ozan doğulu'yu ilk gördüğüm zamanlarda,ergenliğinde etkisiyle öyle bir kaptırmıştım ki kendimi
ve utanarak söylüyorum hayallerimi yazıya geçiriyordum unutmamak için
bu durum lise 1e kadar yani 2 sene boyunca sürdü
boş derslerde yazıyordum falan
ne kadar çok boş zamanım varmış
dün hiç açmadığım bi dolabım vardı can sıkıntısından orayı temizlemek geldi aklıma
elime o hayallerimi yazdığım defterim geçti
aman allah'ım yazdıklarımdan utandım bi de başına yazmışım ileride kitap yapacağım diye
zaten yazdıklarımın edebi değerine niye bu kadar güveniyorsam takımışım kitap olayına
kim ne yapsın benim hayallerimi,hayatımı (bkz : günlük)
2.rezilliğim ise bunları okuttuğum arkadaşlarım
şimdi öldürseler öyle bir şeyi yapmam o zaman bi cesaret gelmiş heralde
ozanla çoluğumuz çocuğumuz falan oluyordu :)
allah'tan şimdi kimse vurmuyor yüzüme
nereden nereye

şimdi ki hayallerimse bana göre biraz daha aklı başında olanlardan
hukuk fakültesi,hakimlik falan filan :)
belki bunlar gerçek olur kim bilir ...

7 Kasım 2010 Pazar

paragraf çözmenin en güzel yanı güzel yazıları okuyup etrafla paylaşmak
hem sözlü hem yazılı bi şekilde :)

bakınız :
dünle beraber gitti düne ait ne varsa
bugün yeni bir şeyler söylemek gerek

ne kadar güzel bi söz,sonra gel de odaklan
aslında odaklanmamak için çeşitli bahaneler ürettiğimin farkındayım

derse başlamadan önce vampir günlükleri'nin son bölümünü izliyip dedim
aman allah'ım o zamandan beri damonu düşünüyorum :)
benim aslında kemal sunal'ın filmlerinden başka bir şeyi izlemem lazım
hemen etkisinde kalıyorum sonra bi hafta düşün ne olacak diye bana neyse :)

bayram bi an önce gelse çok iyi olacak,yoksa sıkıntıdan delireceğim
gördüğünüz gibi neye saracağımı şaşırdım ders çalışıp,kitap okuyup dizi izliyorum
dışarıdan eve girmeyen ben şimdi çok nadir dışarı çıkıyorum
resmen içim şişti,bayram tatili nedeniyle bütün arkadaşlarım ablam geliyor
hayatımda gereksiz diye adlandırdığım insanları özleyeceğim bile aklıma gelmezdi
bi insan her gün andacına bakıp ağlar mı?
işte ben yapıyorum bunu
yeter diye bağırasım var
bayram gel artık :)

4 Kasım 2010 Perşembe

galiba ölüyorum

düğünden neredeyse bi hafta geçti sanırım o zaman yediğim soğukların acısı şimdi çıkıyor
yani kulağa saçma geliyor farkındayım ama şuan ki durumuma mantıklı bi açıklama getiremiyorum
aslında hasta da değilim garip bi haldeyim,tarif edemiyorum
burnum çeşme misali sürekli akıyor ayrıca tıkanık,sesim erkek gibi çıkıyor onun dışında pek bi sorun yok
halsiz değilim ama hiçbir şeye de odaklanamıyorum
bi de üstüne üstlük yarın deneme sınavım var
kendimi hep bir şeye koşullarsam o şey muhakkak olmuyor niye böyle oluyor anlamıyorum

salı günkü deneme sınavında sınıfta 1,genelde 2 olmuşum ayıptır söylemesi 1.olan arkadaş bana 32 puancık fark atmış
tamam bende sınıfta benden sonrakine 60 puan atmışım kendi kendime hırs yapma bendis desem de öğretmenlerim sağ olsunlar beni zorla sinir ediyorlar
geçen yıl bu yüzden gereksiz yere saçmasapan hallere girdim,bu sene sözüm ona tecrübeliyim böyle şeylerle uğraşmak istemiyorum ama yok anam benim böyle şeylere zaafım var
yarın aynı şeyin olmaması için kendi kendime konuşuyordum umarım şuan ki durumum yarına düzelir
çünkü bir daha aynı sözleri işitmek istemiyorum

yarın da anneannemlere gidecekmişiz,cumartesi dedemin hayırı olacakmış
zaman ne kadar çabuk geçiyor ya böyle düşündükçe ağlayasım geliyor
bu arada ygs tarihi de belli olmuş ilk sınav : 27 mart 2011
hakkımızda hayırlısı...

3 Kasım 2010 Çarşamba

ilişki çıkmazı

evet sevgili izleyenler bugünkü yazımızın konusu aile,eş,dost,arkadaşlık ilişkileri
kısacası ilişkiler yani kimin eli kimin cebinde
son zamanlardaki gözlemlerime dayanarak söylüyorum ki ben artık insanlar arasındaki ilişkileri anlayamıyorum
bi bakıyorum arkadaş,bi bakıyorum sevgili,bi bakıyorum kardeş
insanlara çamur atmayı bırakıp kendimden örnek vermeye başlıyorum
ben ki insan içinde sevgilisiyle rahat konuşamayan (sanki herkes bana bakıyormuş gibi geliyordu milletin de işin gücü yok beni dikizliyor tabi :S ) bi insanım ama gel gelelim arkadaşımla her şeyi yapabilirim bu kız veya erkek fark etmez her şeyden kastımda içimden geçen her şeyi özledim diye boynuna sarılabilirim,öpebilirim,dizinde yatabilirim vs
ama bunları sevgilimle yapamıyorum tabi doğal olarak başkaları tarafından sorular geliyor
-siz XX le sevgili misiniz?
bende hemen çemkirmeye başlıyordum ne alakası var diye
kızla erkek arkadaş olamaz mı,niye hemen fesatlık yapıyorsunuz diye
bana göre o zamanlar (sanırım hala değişmedi bu düşüncelerim) arkadaşların yeri hep farklıydı
beraber daha çok vakit geçirilebilir,ağlanabilir,rezil olma korkusu yoktur
bu yüzden benim için sevgiliyle arkadaşın yeri hep farklı olmuştur

lisenin ilk zamanlarınla çok yakın arkadaşlarıyla sonradan sevgili olanları nasıl ayıplardım
itiraf ediyorum sağda solda da konuşurdum çok ayıp diye çünkü konduramazdım arkadaşlarıma
ama biraz daha zaman geçince anladım ki sen konduramazsan da karşındaki seni bu kefeye rahatça koyabiliyor
bi gün alakasız bi yerden şakadan da olsa bu konular bahsedilmeye başlıyor
işte o zaman konuların açılmasıyla birlikte sorunlarda patlak veriyor
sonra gün geliyor bi bakıyorsun yanında arkadaşım diyebileceğin çok az kişi kalıyor
işte bu benim ve çevremdekilerin çok sık karşılaştığı ilişki durumu

şimdi ise eski sevgilinin en yakın arkadaşıyla çıkma durumunu inceleyeceğiz
o zamanki hissedilen duygular pek tartılmıyor,o an her şey doğru gibi geliyor
akla bazı sorular gelse de hemen unutulmaya çalışılıyor
biraz zaman geçtikten ve o ilişkide bittikten sonra geriye bir tek pişmanlık kalıyor
bunun bir başka boyutu da bi andan sonra ilk baştaki eski sevgiliye dönme çabaları işte bunu hala anlayamıyorum

geldik son ilişkimize : aldatma
izlediğimiz dizilerden midir nedir artık aldatma da bayağı bi yaygınlaştı
etrafta da çok yadırganmadığını görüyorum
evli olan insanların aldatmalarını hiç ama hiç onaylamıyorum ama azda olsa anlamaya çalışıyorum
ama sevgili olanların aldatmalarını ise anlamaya bile çalışmıyorum bu nasıl bir şeydir ya
madem başka bi kişiye ihtiyaç duyuyorsun ayrıl,e ayrılmak istemiyorsan o zaman niye aldatıyorsun
böylelerini bi kaşık suda boğmak istiyorum

neyse sinirlenmek yok
eveeettt sevgili izleyenler bir yazımızın daha sonuna geldik
bizi izlediğiniz ve okuduğunuz için teşekkür ederiz bir başka yazıda görüşmek dileğiyle
sevgiler,saygılar

NOT : benden sunucu olur mu? bence gayet güzel (!) olabilir
yakında iclal aydın ya da esra ceyhan olabilirim :P

1 Kasım 2010 Pazartesi

her şeyi ben biliyorum havasında olan insanlardan nefret ediyorum
mesela bugün 1 kasım ya,1928 yılında latin harfleri kabul edildi bu milletimiz için çok önemli tamam kabul
bize düşen dilimizi korumak biz genç kuşağız falan
ama bunu neden insanları küçümseyerek yapıyoruz ya da yapıyorsunuz
yok herkez,yalnız,yalnış vs
ben elimden geldiğince yazım kurallarına uymaya çalışıyorum ama insanların yanlışlarını düzelteceğiz diye niye bilmişlik taslıyoruz
o zaman sms demeyin mesaj diyin diyen türkçe öğretmeninden farkımız kalmıyor

facebook öyle bir iletişim aracı haline geldi ki düşünüyorum acaba o olmadan ne yapıyorduk diye
insanlar içkiye gelen zamlardan tutun da tuvalete giderken bile bizle ne yaptıklarını paylaşıyorlar sağ olsunlar
itiraf edeyim bazen bende kendimi kaybediyorum ama sonra frenliyorum eleştirdiğim insanlardan farkım kalmıyor diye
bu arada içimden eleştirmeye de özen gösteriyorum malum insanlar kavga etmeye hazırlar
ben onlardan olmak istemiyorum,olmayacağım da
ne demiş atalarımız çirkefe taş atma üstüne sıçrar
ne kadar da güzel söylemişler..